HABERLER
ÖZARSLANLAR
Pazar sıkıntısı olmayan tek ürün: Zeytin
feridun arslan tarih 05.07.2008, 06:30 (UTC)
 

Türkiye'de pazar endişesi olmayan ürünlerin başında zeytinyağı geliyor. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birlik Başkanı Cahit Çetin, Türkiye'de zeytinyağı pazarının hızla geliştiğini, 20 yıl içinde İtalya'nın yerinin alınabileceğini kaydediyor. Zeytinyağı dünyada da yükselen bir trende sahip.




Özellikle Japonya, Kore, Endonezya ve Malezya tüketimde ön plana çıktı. Ancak, en büyük alıcı ABD. Birlik olarak 80 çeşit zeytinyağına sahip olduklarını ifade eden Çetin, erkence tipinin geçen yıl dünyanın en kaliteli zeytinyağı seçildiğine işaret ediyor. Türkiye'nin 15 bin ton ambalajlı zeytinyağı ihracatı var. Uzun yıllardır ihracat yapan Türkiye'de ağırlık 100 bin tonla ambalajsız ve markasız zeytinyağlarında. Toplam ihracat yapılan ülke sayısı ise 38. Tariş'in Kanada ve Rusya'da franchise mağazaları bulunuyor.

Zeytin konusunda son yıllarda büyük gelişme kaydeden yerlerin başında Manisa geliyor. Son iki yılda başta Akhisar olmak üzere ilde dikilen zeytin ağacı sayısı 50 milyonu buluyor. Sadece bir çiftçinin diktiği ağaç sayısı 40 bin. Özellikle geniş arazileri ve müsait iklimi sebebiyle Gemlik'i geçen Akhisar'da çizik, dolma, yeşil, siyah gibi beş çeşit zeytin yetişiyor. Akhisar Ticaret Odası Meclis Üyesi Bülent Birel, sektörün devlet tarafından desteklendiğini; ancak arazi şartları göz önüne alınmadan dengesiz bir şekilde dikim yapıldığından dolayı teşvikin kaldırıldığını vurguluyor. Ancak uygulamada sertifikalandırma gibi konularda sorunlar yaşanıyor.

Birel, AB'nin sadece kendi coğrafyasından zeytin aldığı için Avrupa pazarının kendilerine kapalı olduğunu, diğer pazarlarda ise devletleri tarafından desteklenen İtalya ve İspanya gibi ülkelerle rekabet edemediklerini anlatıyor. Zeytin pazarındaki gelişmeyi gören beyaz et üreticisi Keskinoğlu da bu alanda yatırım yaptı. Ravika markasıyla üretim yapan firma, pazarda yüzde 8'lik paya ulaşırken, sirkeli ve çeşitli aromalarla yapılmış zeytinyağlarını da piyasaya sürdü.

Küçük seralarda verim de düşük

Türkiye'de 30 bin plastik veya camdan yapılmış sera ve 22 bin hektar alçak plastik tünel olmak üzere toplam 52 bin hektar arazide seracılık yapılıyor. Seraların ortalama büyüklüğü 1 ile 3 dekar arasında değişiyor. Diğer ülkelerde ise büyüklükler 100 dekara kadar çıkıyor. Verim düşüklüğü sebebiyle sera alanı miktarı ile üretim miktarı birbirini dengeleyemiyor. Bunda arazilerin parçalı olması etkili. Özellikle Antalya bölgesinde seracılık çoğunlukla aile işletmesi şeklinde faaliyetlerini sürdürürken; seraların, bitkileri aşırı soğuklardan koruma sistemine göre kurulması da kalite ve verimlilik açısından dezavantaj oluşturuyor.

Yüksek nem ve ısıtma yetersizliğine bağlı olarak tarım ilacının fazla kullanılması, ilaç kalıntısı oluşturuyor. Pazarlama açısından ise en önemli sıkıntı, seradan çıkan bir ürünün haller vasıtası ile tüketiciye üç aşamadan geçerek ulaşması. Üretici bu durumda mahsulünü daha düşük fiyata vermek zorunda kalıyor. Sorunun çözümü ve doğrudan tüketiciye ulaşmak için kooperatif ve birliklerin sağlıklı işletilmesi elzem.

Bu yıl hububatta ise özellikle buğdayda 2005 yılına göre fiyatlarda bir artış olmuş, ancak bu artışlar, fiyatları sadece 2003 yılı seviyesine getirdi. Şeker pancarında her yıl fiyat ve kota biraz daha düşüyor. 2006 yılı pancar fiyatları yüzde 10 gerilerken, kamunun elindeki fabrikalarda kota her yıl biraz daha düşüyor.

10 bin çiftçi organik tarımla geçiniyor

Üretimde insan sağlığına zararlı kimyasal girdi ve ilaç kullanmadan, yönetmeliklerde izin verilen girdilerin kullanımı ile üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü tarımsal üretim biçimine organik tarım adı veriliyor. Halen 100 civarında ülkede 24 milyon hektar arazide organik tarım yapılıyor. En geniş alan Avustralya'da bulunurken, bunu Arjantin ve İtalya takip ediyor. Avrupa'da 5,6 milyon hektar alanda 175 bin işletme bulunuyor. Türkiye'de ise 162 bin hektarı aşkın alanda, 174 çeşit ürün, 10 bine yakın çiftçi tarafından yetiştiriliyor. Organik tarımda ilk sırayı Ege Bölgesi alıyor. Yeni çıkarılan Organik Tarım Yasası ile de, organik ürünlere artık bakanlık eliyle sertifika verilecek. Televizyon ve radyoda her ay 'bilgilendirici yayınlar' yapılacak. Yasa, tüketiciye güvenilir, kaliteli ürün sunmak üzere organik ürün ve girdilerin üretiminin geliştirilmesini sağlamak amacıyla alınacak önlemleri ihtiva ediyor. Kanun kapsamında bakanlık bünyesinde bir komite kurulacak. Organik tarım ticaretini, araştırmalarını ve faaliyet stratejilerini belirlemek ve bakanlık dışı kurum ve kuruluşlarla koordinasyon ve izleme hizmetleri için de Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi oluşturulacak. Organik tarım faaliyetlerinin her türlü kontrol ve sertifikalandırma işlemleri, bakanlık ve bakanlığın yetkilendirdiği kuruluşlarca yapılacak. Sertifikalandırılmamış ürünler 'organik ürün' sayılmayacak.

Fındığın fiyatı kaç YTL olmalı?

Dünyanın en büyük fındık üreticisi Türkiye'de geçen sezonun en önemli tartışma konusu fiyatıydı. Geçen yılın aynı dönemine göre fındık fiyatları içeride 7 yeni liradan 2 yeni liranın altına, ihraç fiyatları da 11 dolardan 4 dolar seviyelerine düştü. Bu konuda Fiskobirlik'i devre dışı bırakan hükümet, fındık piyasasının düzenlenmesi ve fındık üreticilerinin mağduriyetlerinin giderilmesi için Toprak Mahsulleri Ofisi'ni görevlendirdi.

Ofis, Aralık 2006 itibarıyla 157 bin ton alım yaptı ve çiftçiye 542 milyon yeni lira ödedi. Hükümet fındık için depolar kurulması yönünde çalışmalar başlattı. Üreticiler önceki yıl teslim ettikleri fındığın bedelini Fiskobirlik'ten hâlâ alamadı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin konu hakkında hazırladığı rapora göre, sorunların yaşanmaması için, arz fazlası olan yıllarda piyasa istikrarını sağlamak üzere önlem alınmalı.

Fındık sorununun çözümü amacıyla lisanslı depoculuk ve prim sistemini ileri süren kesimler olduğunun belirtildiği raporda "Ürününü düşük fiyattan satmasının önüne geçilmesi amacıyla, bir müdahale fiyatı belirlenerek, görevlendirilecek bir kuruluşun devlet adına müdahale alımı yapması, arz fazlası fındığı rezerv stok olarak piyasadan çekmesi zorunlu hale gelmektedir." deniliyor. Aksi halde 3,5 yeni lira maliyeti olan fındığı üretici 2 yeni liranın altında satmak zorunda kalırken, ihraç fiyatı ise 4 doların altında seyredecek.

Türkiye'nin piyasa yapıcısı konumuna gelmesi durumunda ihracatta oluşacak artışlarla 600 milyon dolar yerine 2 milyar dolarlık ihracat yapılabilir. Sektördeki bir diğer sorun ise fındık ağaçlarındaki yaşlanmalar. Verim düşüşünü engellemek amacıyla fındık sahalarında gençleştirme çalışmalarına gereken önem verilmeli. Fındık Tanıtım Grubu tarafından iç tüketim ve dış talebi artırıcı daha etkin çalışmalar yapılmalı.


 

<-Geri

 1 

Devam->

 
 
Bugün 7 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol